Ajanda 2015 / Beni Siz Delirttiniz! / DÜŞÜNEN ADAM
Bu sene değişik bir ajanda kullanıyorum. Zaman zaman instagramda da paylaştığım Metis Yayınları'nın "beni siz delirttiniz" ajandası... Bir İstanbul seyahatimde, Beyoğlu'ndan aldım yılın başında.... Alırken kapaktaki hunili karga ile arkadaş olmuş gibiydim dersem, neden bu ajandayı aldığım daha anlamlı olacak herhalde :)))
Kapak resmi Adolf Wölfli'nin bir resmi ile kolaj yaparak tasarlanmış. Burada alkışlar bu tasarımı yapan Emine Bora'ya gidiyor.
Resmin orjinali burada, adı LEA TANTARİA ... 1911 yılında yapılmış. Ressamın 1930 yılında bir akıl hastanesinde ölmüş olması da bence çok manidar.
Metis Yayınlarının (Tık Tık) kendi sitesinde ajandam ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.
Ajandayı hazırlayanlar; Müge Gürsoy Sökmen
Eylem Can
Özde Duygu Gürkan
Ellerine, gözlerine, yüreklerine sağlık... Harika paylaşımlarla donatmışlar, ajanda değil tek
başına bir kaynak olmuş bence.
Memlekette benim gibi deli çok, delirtilmiş kendini bilenler ve suçu başkalarına atmaya
eğilimlilerde var ki ajandam Kasım 2014 ve Ocak 2015 de iki baskı yapmış.
"Şu dünyaya baktığımızda pek akıllı işi görünmüyor. İzan, vicdan sahibi kalıp da işin
içinden nasıl çıkılır kestirmek kolay değil. Nutuklar ahkâma karışırken, çığlıklar korkunç bir sessizlik gürültüsüyle boğulurken, saray soytarıları külahlarının çıngıraklarını şıngırdata şıngırdata ona buna çemkirirken aklımız sınırlarına dayanıp koyver beni diye yalvarıyor. Aman yapma, diyoruz, delilik öyle hülyalara dalabileceğin bir yeryüzü cenneti değildir,acılara duçar olursun, kurumların eline düşer sürünürsün. Nimet mi lanet mi şaşırsak da aklımızı koruyalım yine de, gün gelir lazım olur! O halde gelin biraz ahvalimize bakalım, aklını yitirenlerin başına gelenlere, delilik gömleğini kâh iyilik kâh kötülük için kendisi giyenlere, ya da zorla giydirilenlere, değişen delilik anlayışlarına, düzenin delilik kurumuyla korunmasına... Bir tutam mizah, hunilerimiz elde, buyrun hayırlara vesile olmasını dilediğimiz bir yola, yeni yıla..."
Ajandanın içine aylar arasına yerleştirilmiş metinler, günlere dağıtılmış özlü sözler ;) ve
alıntılar var. Hepsi özenle seçilmiş gerçekten. Bu metinlerin listesi aşağıda: Ulu Tanrıya Maruzatımdır / Ali Babaoğlu Deli Adam Teorisi Delinin Dereyle İmtihanı / Savaş Kılıç Rosenhan Deneyi Dersim'in Delileri / Müjgân Halis İstanbul'un Delileri Abdera'n›n Delileri / Ch. Martin Wieland Tımarhane Yolculuğu / Kate Millett Deli / Halil Cibran Maiyet Askerlerinden Bir Zümre: Deli / Abdülkadir Özcan Ben Deli miyim? / Hüseyin Rahmi Gürpınar Aklı Başındalıkla Mücadele Yolları / Özde Duygu Gürkan Sınırlar ve Delilik / Susan Sontag Mavi Çocuk / Henry Bauchau Faideli Bilgiler İlaç: Deva mı Bela mı? / Lisa Appignanesi İlaçla Tedavi Efsanesi / Joanna Moncrief Deliye Saydılar Bizi Sana Gül Bahçesi Vadetmedim / Joanne Greenberg Psikolojime Dokunma Beni Ben mi Delirttim? / Murathan Mungan "Terapist Nasıl Seçilir" Elkitabı / Phil Lapworth Deliname / Mehmed Said
Hepsi birbirinden güzel. Bu metinleri daha sonraki yazılara saklıyorum. Bitmesinler diye
bir anda okumadım hepsini. Ajanda da bulunan tüm yazıları zamanında okudum, o
sayfayı açtığımda...
Adolf Wölfli'yi ve karmaşık resimlerini herkes bilmez ama Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıkları Hastanesi bahçesindeki Düşünen Adam heykelini herkes bilir.
8 Kasım Pazar günü Düşünen Adam'ın günüydü... Metni aynen alıyorum:
"Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesindeki Düşünen Adam heykeli,
1953 yılında bir dergide Rodin'in heykelinin fotoğrafını gören Başhekim Fahri Celal
Göktulga'nın isteği üzerine orada yatan hastalardan heykeltraş Kemal Künmat'a
yaptırılmış.
Yakındaki ocaktan çıkarılan kaya blok, askeri birliklerin de yardımıyla yerine taşınmış.
Aylarca çalışan Künmat, heykelin bitmesine az kala
"Bu kadar emek harcıyorum, paramı isterim"
demiş. Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde 40 bin lira istenen sanatçının
talebi geri çevrilmiş. Bunun üzerine Künmat,
heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan bırakmış ve taburcu olup çıkmış.
Heykel 6 ay boyunca kolsuz beklemiş.
Düşünen Adam'ın kolunu "psikotik depresyon" tanısıyla hastaneye yatırılan Mehmet
Pişdar adlı bir yüzbaşının tamamladığı ve karşılığında taburcu edildiği söyleniyor.
Bu okuduklarım çok hoşuma gitti, Düşünen Adam'ın kolsuzluğu,heykeltraşın para
istemesi, diğerinin heykeli tamamlayarak taburcu edilmesi, Rodin'in hikayesi...ve sonuçta
Düşünen Adamı'ın çaresiz heybeti.
"O dönemde heykelden çok gazetecileri bir düşünce almış;
‘Neden düşünen adam heykeli dikildiği’
sorgulanmaya başlanmış.
Dönemin Başhekimi Bayülkem gülerek gazetecilere şu yanıtı vermiş:
“Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.”
Güzelliklerle kalın...
Wölfli'den seçmeler
|
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder