15 Ekim 2015 Perşembe

DÜŞÜNEN ADAM'LA DÜŞÜNMEK...


Ajanda 2015 / Beni Siz Delirttiniz! / DÜŞÜNEN ADAM


Bu sene değişik bir ajanda kullanıyorum. Zaman zaman instagramda da paylaştığım Metis Yayınları'nın "beni siz delirttiniz" ajandası... Bir İstanbul seyahatimde, Beyoğlu'ndan aldım yılın başında.... Alırken kapaktaki hunili karga ile arkadaş olmuş gibiydim dersem, neden bu ajandayı aldığım daha anlamlı olacak herhalde :)))

Kapak resmi Adolf Wölfli'nin bir resmi ile kolaj yaparak tasarlanmış. Burada alkışlar bu tasarımı yapan Emine Bora'ya gidiyor.
Resmin orjinali burada, adı LEA TANTARİA ... 1911 yılında yapılmış. Ressamın 1930 yılında bir akıl hastanesinde ölmüş olması da bence çok manidar.



Metis Yayınlarının (Tık Tık) kendi sitesinde ajandam ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz.



Ajandayı hazırlayanlar; Müge Gürsoy Sökmen
                                         Eylem Can
                                         Özde Duygu Gürkan 

Ellerine, gözlerine, yüreklerine sağlık... Harika paylaşımlarla donatmışlar, ajanda değil tek
başına bir kaynak olmuş bence.
Memlekette benim gibi deli çok, delirtilmiş kendini bilenler ve suçu başkalarına atmaya
eğilimlilerde var ki ajandam Kasım 2014 ve Ocak 2015 de iki baskı yapmış. 


Ajandanın sunuş yazısı şöyle;
"Şu dünyaya baktığımızda pek akıllı işi görünmüyor. İzan, vicdan sahibi kalıp da işin 
içinden nasıl çıkılır kestirmek kolay değil. Nutuklar ahkâma karışırken, çığlıklar korkunç bir
sessizlik gürültüsüyle boğulurken, saray soytarıları külahlarının çıngıraklarını şıngırdata
şıngırdata ona buna çemkirirken aklımız sınırlarına dayanıp koyver beni diye yalvarıyor.

Aman yapma, diyoruz, delilik öyle hülyalara dalabileceğin bir yeryüzü cenneti
değildir,acılara duçar olursun, kurumların eline düşer sürünürsün. Nimet mi lanet mi
şaşırsak da aklımızı koruyalım yine de, gün gelir lazım olur!
O halde gelin biraz ahvalimize bakalım, aklını yitirenlerin başına gelenlere, delilik
gömleğini kâh iyilik kâh kötülük için kendisi giyenlere, ya da zorla giydirilenlere, 
değişen delilik anlayışlarına, düzenin delilik kurumuyla korunmasına...
Bir tutam mizah, hunilerimiz elde, buyrun hayırlara vesile olmasını dilediğimiz bir yola,
yeni yıla..."

Ajandanın içine aylar arasına yerleştirilmiş metinler, günlere dağıtılmış özlü sözler ;) ve
alıntılar var. Hepsi özenle seçilmiş gerçekten. Bu metinlerin listesi aşağıda:

Ulu Tanrıya Maruzatımdır / Ali Babaoğlu
Deli Adam Teorisi
Delinin Dereyle İmtihanı / Savaş Kılıç
Rosenhan Deneyi
Dersim'in Delileri / Müjgân Halis
İstanbul'un Delileri
Abdera'n›n Delileri / Ch. Martin Wieland
Tımarhane Yolculuğu / Kate Millett
Deli / Halil Cibran
Maiyet Askerlerinden Bir Zümre: Deli / Abdülkadir Özcan
Ben Deli miyim? / Hüseyin Rahmi Gürpınar
Aklı Başındalıkla Mücadele Yolları / Özde Duygu Gürkan
Sınırlar ve Delilik / Susan Sontag
Mavi Çocuk / Henry Bauchau
Faideli Bilgiler
İlaç: Deva mı Bela mı? / Lisa Appignanesi
İlaçla Tedavi Efsanesi / Joanna Moncrief
Deliye Saydılar Bizi
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim / Joanne Greenberg
Psikolojime Dokunma
Beni Ben mi Delirttim? / Murathan Mungan
"Terapist Nasıl Seçilir" Elkitabı / Phil Lapworth
Deliname / Mehmed Said

Hepsi birbirinden güzel. Bu metinleri daha sonraki yazılara saklıyorum. Bitmesinler diye
bir anda okumadım hepsini. Ajanda da bulunan tüm yazıları zamanında okudum, o
sayfayı açtığımda... 

Adolf Wölfli'yi ve karmaşık resimlerini herkes bilmez ama Bakırköy Ruh ve Sinir
Hastalıkları Hastanesi bahçesindeki Düşünen Adam heykelini herkes bilir.


8 Kasım Pazar günü Düşünen Adam'ın günüydü... Metni aynen alıyorum:

"Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesindeki Düşünen Adam heykeli,
1953 yılında bir dergide Rodin'in heykelinin fotoğrafını gören Başhekim Fahri Celal
Göktulga'nın isteği üzerine orada yatan hastalardan heykeltraş Kemal Künmat'a
yaptırılmış. 
Yakındaki ocaktan çıkarılan kaya blok, askeri birliklerin de yardımıyla yerine taşınmış. 
Aylarca çalışan Künmat, heykelin bitmesine az kala

"Bu kadar emek harcıyorum, paramı isterim"

demiş. Başhekim maaşının 400 lira olduğu günlerde 40 bin lira istenen sanatçının
talebi geri çevrilmiş. Bunun üzerine Künmat,
heykelin elini çenesine koyduğu kolunu yapmadan bırakmış ve taburcu olup çıkmış.
Heykel 6 ay boyunca kolsuz beklemiş.
Düşünen Adam'ın kolunu "psikotik depresyon" tanısıyla hastaneye yatırılan Mehmet 
Pişdar adlı bir yüzbaşının tamamladığı ve karşılığında taburcu edildiği söyleniyor.

Bu okuduklarım çok hoşuma gitti, Düşünen Adam'ın kolsuzluğu,heykeltraşın para
istemesi, diğerinin heykeli tamamlayarak taburcu edilmesi, Rodin'in hikayesi...ve sonuçta
Düşünen Adamı'ın çaresiz heybeti. 



Siz de benim gibi merak ettiyseniz bir tık buradan bir tık da buradan da okuyabilirsiniz.

"O dönemde heykelden çok gazetecileri bir düşünce almış;
‘Neden düşünen adam heykeli dikildiği’ 
sorgulanmaya başlanmış. 
Dönemin Başhekimi Bayülkem gülerek gazetecilere şu yanıtı vermiş:

 “Hastane dışındakilerin durumu içerdekilerden daha kötü. Bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor.” 

Güzelliklerle kalın...


Wölfli'den seçmeler







Hiç yorum yok :

Yorum Gönder