Bu aralar ihmal ettim seni sevgili blog.
Ancak yaşadığım kimlik bunalımı buna sebep oluyor. Günah çıkartma yazısı yazmaya karar verdim.
Memleketin durumu ortada, ölmemek tesadüf oldu. Geçen gün gittiğimiz markette yere düşen bir kolinin sesini bomba zannetti daha tüm kötülüklerden uzak, kafasında olanlara anlam veremeyen kızım. Mantıkla anlatma çabası verdim. Bilmemesi imkansız, biliyor, duyuyor, şahit oluyor. Elbette çok sınırlı kalmak kaydıyla ama korku yürekte işte. Mantıkla açıklanacak bir durumu yok ki zaten olanların. Diyarbakır'a gidiyorum içi pır pır ediyor küçük kuzumun. Ankara'da da, İstanbul'da da ölüyoruz diyemiyorum.
Tüm bunlar yaşanırken hayat devam ediyor ve etmek zorunda. Babam her zamanki tavrıyla özellikle Kızılay'a, Tunalı'ya gidiyor; "Korkmak yok, ne istersek onu yapacağız" diyor. Doğru olduğuna yürekten katılıyorum ama hayatını idame ettirmekle görevlendirildiğimiz bir çocuk var ortada, o tek düşündüğüm.
Yoksa ölüm o kadar yakınımızda ki her zaman. Çok normal geçen sıradan bir günün ardından eve giderken annemin rahatsızlandığı haberi geldi ve gittiğim yolu ambulansla annem arkada yatarak geri döndüm. Hayatın ne zaman ne ile karşılayacağı belli değil bizi. İnsan beyni değişik bir mekanizma. Her duruma ve her zamana uyum sağlayabiliyor. En kötüye de en güzele de, hiç bir acı yıkmıyor insanı, hatta yıksın dağıtsın istediklerin bile yıkmıyor. Ayakta kalmaya vücut ve beyin bir bahane bulursa kontrol ruhtan çıkıyor.
36 saat sandalye de oturup güne devam edebiliyor insan mesela. Kendine bile dışarıdan bakıp şaşırarak. Hayat ve İnsan karmaşıklığını ben burada çözecek değilim elbette.
Sadece seni ihmal ettimse blog, sebebini açıklamak istedim. Ne de olsa sana karşı da bir sorumluluğum var.
Ne olacağımı bilemediğim bu günlerde, kendime en çok prenses kostümü üzerimde iken bir elimde kepçe çorba karıştırıp, bir elimde tansiyon aleti ile tansiyon ölçerken, annelik yapmaya çalışan kadın rolünü yakıştırıyorum. Evet birazdan sahneye çıkacağım ama şu anda mailleri cevaplayıp, ihale dosyası yetiştiriyorum. Sevgiyle kal...
hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
5 Nisan 2016 Salı
VE PERDE....
Etiketler:
annelik
,
ben halleri
,
hayat
,
kadın
,
memleket
19 Ekim 2015 Pazartesi
HAYAT ATIYOR İMZASINI.......
Trafikteyim, arabam kendimle başbaşa kaldığım yer, radyoyu açıyorum, tam bana göre derini çok derin, acısı çok acı ama keyifle süslenmiş, eşlik ediyorum süslü yerlerine
"Geççççmeeezzzz
Sürmeeezzzz
Doymammm
Yetmezzzzz"
çalıyor.....
Hayat atıyor imzasını
Alnımıza acıta acıta
Kesmiş çoktan hesabımızı
Öde diyor acıta acıta
.....
Ey Hayat çok mu şey istedik
Ey Hayat çok mu istedik
Kalpten ağrımız var "Geçmez" diyor
Bir umut görsek "Sürmez" diyor
Koymuş sofrasına "Doymam" diyor
Bir can borcumuz var "Yetmez" diyor...
Katı sert görünürüm, duygusuz duyarsız. Aslında içeride fırtınadan darmadağınık bir dünya... Bu görünümümün altındaki gerçekleri kimler biliyor diye düşündüm. Çünkü en yakınımdakilerin hiç de bilmediğini gördüm; Kimi en ufak sıkıntıda kaçıp gittiğimi sanıyor, kimi prenses gibi yaşadığım iddiasında. Hayat neden farklı objektiflerden bu kadar başka görünüyor.
Neden çoookk uzaklardakilerin anladıklarını yakınındakiler senden olanlar anlayamıyor??? Sadece benim sorunsalım olmamalı bu!
Ey hayat çok mu şey istedim...
HAYIR
İstemedim ya, elimdekilerle kendimi bile şaşırtırcasına mutlu olmaya çalıştım hep, gelen herşeyi başımın üstünde yeri var diyerek karşıladım, sevdiklerim için kabul ettim. Sadece sevmek hayatımda olması yeterliydi kabul etmeye onlarla gelenleri, sormadım. Öğrenmem gerekenler var, sınav ders diyerek sorgusuz kabul ettim. Halen de ediyorum, aksi ben olmama engel olur. Kimse için değil kendim için yapıyorum.
Hayatımın en büyük fedakarlığı, çocuğum okuduğu okula devam edebilsin diye yapmaya kaktığım, nasıl yetiştirildin en ufak sıkıntıda arkana bakmadan kaçıp gidiyorsun oldu, sadece DUR, BUNLARI YAPMAK SANA DEĞİL BANA DÜŞER demesini istediğim tek kişi sustu, başkaları daha çok anladı içimin ne kadar acıdığını, ben olanlardan benden olanlardan daha çok.... Yarası kaldı yani. Kindar değilim kin değil bu his, yara, derin yara.
Hiç biri uykusuz kalmasın diye üstündeki yük azalsın diye kalkamayacağınız yükleri üstlendiniz mi, üstlendim, Sadece uyursa içimin rahatlayacağı kişinin bir kaç saat uykusu için, pişman mıyım hayır yine yaparım. Değer. Çünkü ben DEĞER görüyorum. Hiç bir şey beklemedim karşılığında sadece korunmak kollanmak ama güçlü görüntü yanılgısı şaşırttı herhalde en yakındakileri, kimse gerçekten güçlü olmadığımı, olmaya çalışsam bile korunmanın kollanmanın bir ihtiyaç olduğunu görmedi. Çırpınışların anlamını anlayamadı.
Kıyamadım ben kimseye, kendime kıydım hep. Duygularımı çöpe attım, gerekiyor diye yaptım, ağladım, sızlandım, kızdım ama yaptım tüm gerekenleri... Halen de yapıyorum. Kendime rağmen... Vazgeçiyorum, hayatımdan, düzenimden, evimden... Vazgeçiyorum. Ama hayat canavarına yetmiyor hala.
Dünya isteyenlerin dünyası, çevresine huzursuzluk korkusu salanların dünyası! Anladım, ben sustum artık. Son üç dört yıldır sustuğumu sanıyordum, susmamışım, şimdi sustum. İki yılda yirmi yıl yaşlandım, yapılması gerekenler listesini tükettim, artık kolumu, bacağımı, canımı vermek kaldı. Gerekirse yine veririm. Ama söyleyecek sözler kalmadı, onları kendime saklayacağım müsadenizle.
Susma vakti artık. Ey hayat çok mu şey istedim. Sadece içimi biri görsün istedim. Ama olmuyor, görünmüyor demek ki..... Belki söylemeden biriktirdiğim sözler görünür, bir de derin açılan yaralardan sızan kan damlaları.
Gözlerimden süzülen damlaları silerken öndeki arabadan sallanan el tutuyor elimden, can dost dönüyor dolaşıyor, arkasında da kalsam farkında da olmasam gözyaşlarıyla ilerlediğim yolda önümü açıyor.... Taş olsa bile kalbim o el yetiyor...
29 Ağustos 2015 Cumartesi
Etiketler:
altını çizdiklerim
,
Cahit Sıtkı Tarancı
,
Diyarbakır
,
esmer
,
hayat
,
kadın
,
okumak
,
şiir
19 Ağustos 2015 Çarşamba
Etiketler:
altını çizdiklerim
,
hayat
,
penguen
,
penguendergi
,
selçukerdem
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)